Kentsel dönüşüm kapsamında ortaya çıkan avantajlar kadar bazı mal maliklerinin mağdur duruma düşmesi gibi dezavantajlar da söz konusu olabilmektedir. Kentsel dönüşüm süreci içerisinde yapılan birtakım hukuksuzluklarla mal sahiplerinin hakkının kısmen gasp edilmesi ve mağduriyetlere sebebiyet verilmesi bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Mağduriyetlerin en büyük sebebi, mağduriyet yaşanan mal sahiplerinin kentsel dönüşüm yasası kapsamında sahip oldukları haklara yönelik net bir bilgilerini olmamasıdır. Bu durumda yapılacak en iyi şey, hukuk savaşının başlatılmasıdır. Kentsel dönüşüm konusunda uzman hukuk bürolarıyla çalışarak, yaşanan hak kayıplarının geri kazanılması için dava açılabilmektedir.
 

NE GİBİ MAĞDURİYETLER YAŞANABİLİR?

Kentsel dönüşüm yasası kapsamında yeniden inşa edilmek istenilen bina veya binaların mal sahipleri arasındaki mağduriyetler şu şekilde gerçekleşebilir:

  1. Bina risk raporunun doğru olmamasından kaynaklanan anlaşmazlıklar söz konusu olabilir. Yetkili kurumlar tarafından yapılan deprem risk raporu incelemesi sonuçlarına itiraz hakkı söz konusudur.
  2. Risk raporunun bakanlık tarafından imzalanmasından sonra yıkım süreci için mal sahiplerinin bir araya gelerek bina karar protokolü imzalamaları gerekir. 3’de 2’lik bir kararla binanın yıkımı kesinleşebilir. Ancak bu süreç içerisinde tüm mal sahiplerinin karar için toplantıya çağrılmalıdır. Bu toplantıların dışında tutulmanız ve herhangi bir ihtarname almamanız halinde dava açabilirsiniz.
  3. Yine 3’de 2’lik kararların alındığı toplantı dışında bırakılmanız, binanın yıkılması işleminin başlatılmasına sebebiyet verir. Çünkü yıkım için 3’de 2’lik karar yeterlidir. Ancak kararda imzası bulunmayan tarafların arsaları sadece karara imza atan mal maliklerinin katılacağı açık arttırmada satışa sunabilir. Hukuksuz olarak tezahür eden arsa satışına yönelik hukuksal mücadelenizi başlatabilirsiniz.
  4. Arsa değerinin bağımsız kurumlarca tespit edilmesi gerekir. Ancak bu konuda da yaşanılan mağduriyetler söz konusudur. Arsa değerinin olduğundan düşük tespit edilmesi, paylaşılacak dairelerin adaletten uzak dağıtımı gibi tüm konularda dava açılabilir.

Bu tür mağduriyetlerin yanı sıra müteahhit firmasından kaynaklanacak mağduriyetler de söz konusudur. Bina sahiplerinin yeni yapının inşası için seçtikleri müteahhidin daha önceki projelerini kontrol etmeleri gerekir. Aksi durumda verilen sözlerin tutulmadığı ve yıllar geçmesine rağmen yeni evinize oturamadığınız bir durumla karşı karşıya kalınabilir. Bununla beraber; yeni yapının yapılacağı bölgedeki imar planının da esas alınarak, bina kat, apartman ve oda sayısı gibi nitelikler resmi olarak belirlenmelidir. 

Bir cevap yazın